6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin
Dava konusu (10) numaralı fıkrada internet ortamındayapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talep etmesidurumunda hâkim tarafından, başvuranın adının bu madde kapsamındaki karara konuinternet adresleri ile ilişkilendirilmemesine karar verilebileceği ve karardaBirlik tarafından hangi arama motorlarına bildirim yapılacağının gösterileceğibelirtilmiştir. Maddesinin birinci fıkrasında yargıorganlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve bunun doğal sonucuolarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Öte yandan Başkan’ın kuralda belirtilen alt ve üstlimitler arasında bu cezayı uygularken 5326 sayılı Kanun’un 17. Maddesindebelirtilen ölçütlere uymak zorunda olduğu, son yıllarda internet ortamındayaratılan ekonomik hacmin ulaştığı boyut, kuralla öngörülen alt ve üst sınırceza miktarları ile cezalara karşı yargısal denetimin mümkün olduğugözetildiğinde kuralla öngörülen cezanın kişilere aşırı bir külfet getirmediğiaçıktır. Bu itibarla kuralın kabahat ile ceza arasında bulunması gereken makuldengeyi gözettiği ve orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı anlaşılmaktadır. Eşitlik ilkesi yönünden yapılacakanayasallık denetiminde öncelikle Anayasa’nın 10.
- Maddenin (1) numaralı fıkrasına göre ise ticariamaçlı toplu kullanım sağlayıcıların mahallî mülki amirden izin belgesialmaları gerekmektedir.
- Kanunlasınırlama ilkesinin gereği olarak temel haklarda sınırlama niteliği taşıyandüzenlemelerin ayrıntılı ve öngörülebilir olması zorunludur.
- Üyelerin üçte biri iki yılda bir yenilenir.
- Bu nedenle bu bildirimlere ek olarak idari para cezalarınınTebligat Kanunu’na uygun şekilde tebliğ edilerek geçerli bir tebligatınsonuçlarını doğurması mekanizması ortadan kaldırılarak bildirim mekanizmasınıntebligat usulüne dönüştürülmesi Anayasa’nın yukarıda belirtilen kurallarınaaykırı olduğu gibi 2.
Bu hakimlikler çoğu talepkonusunda ifade özgürlüğünün korunmasına ilişkin anayasal standartlar ve AİHMiçtihadını dikkate almadan, içerikler konusunda tikel değerlendirme yapmadanşablon kararlar vermektedir. Dördüncü olarak, erişime engelleme kararının verilmesine veuygulanmasına ilişkin olarak öngörülen sistem keyfi müdahalelere karşı yeterligüvence içermemekte, içerik sahibinin sürece dahil olmasına olanaktanınmamaktadır. Talep içerik veya yer sağlayıcıya tebliğ edilmeden doğrudansulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapmaksızın ve yirmi dört saat içindekarara bağlanmaktadır. Maddenin koruması kapsamına tüzel kişiler vekurumlar da dahil edilmiştir. Tüzel kişilerin, özellikle de kamu tüzelkişilerinin kişilik haklarından yararlanıp yararlanmayacağı ya da hangihaklardan ne şekilde ve hangi ölçüde yararlanacağı konusunda da bir açıklıkbulunmamaktadır. Uygulamada kamu tüzel kişileri sadece haberde adı geçtiğigerekçesiyle erişim engelleme talep edebilmekte ve bu talepler kabuledilmektedir. Dolayısıyla hukuk sistematiğine uymayan bu kurumun kendine özgübir hak arama yolu olduğu söylenebilecektir. Türk hukuk sistematiğinde özelkişiler tarafından hakkının ihlal edildiğini ileri süren kişilerin bu haklarınıelde edebilmek için hukuk mahkemelerinde dava açmaları ve bu dava kapsamındatedbir talebinde bulunmaları mümkündür. Bazı istisnai hallerde idareden dehakka yönelik tecavüzün giderilmesi istenebilir. Ancak hukuk sistemimizde özelbir hakkın korunması için sulh ceza hakimliğinden talepte bulunulabilen başkabir hukuk yolu bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararında dayandığıgerekçe fıkrada belirtilen tüm suçlar açısından aynı şekilde geçerlidir. Kaldıki yasa koyucu Anayasa Mahkemesinin iptal kararını dikkate almadan aynı suçiçin bu sefer içeriğin çıkarılması tedbirini düzenlemiştir.
Buna göremaddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esasları BTK belirleyecektir. Önceliklemadde öngörülen tüm düzenlemelerin Anayasaya aykırı olduğu yukarıda ayrıntılıolarak açıklanmıştır. Dolayısıyla anayasaya aykırı olan kurallarınuygulanmasına ilişkin usul ve esaslar da anayasaya aykırı olacaktır. Diğer taraftan bu yükümlülük bütün sosyal ağ sağlayıcılaraçısından değil, Türkiye’den günlük erişimi bir milyonun üzerinde olan ağsağlayıcılar için geçerlidir. Ancak bu tespitin nasıl yapılacağı konusundayasada bir açıklık bulunmamaktadır. Bu belirsizlik hangi platformların yasayave yasada öngörülen yükümlülüklere ve yaptırımlara tabi olduğu konusundaöngörülemezlik yaratmakta ve idareye keyfi davranma imkânı tanımaktadır. Günümüzde sosyal medya olarak da ifade edilen internet siteleridünyadaki tüm kullanıcıların bir arada iletişime geçebildiği ve haberleşme sağladıklarıbir mecra hâline gelmiştir. İçerik yönetimine ilişkin düzenlemelerde kurulması gerekenmenfaat dengesinin önemini Avrupa’da yaşanan bu mevzuat gelişmeleri ortayakoymaktadır. Bu gelişmeler internete erişim, ifade özgürlüğü, haberleşmeözgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı etkisi yoğun olan birdüzenlemenin etki analizi yapılmaksızın hızla kabulü sonrasında çeşitlisorunların doğabileceğinin somut örnekleridir. 2012 yılının başlarında Avrupa Komisyonu’nun adalet, temelhaklar ve vatandaşlıktan sorumlu üyesi Viviane Reding tarafından yapılanaçıklama ile gündeme gelen unutulma hakkı, özel hayatın gizliliği ve kişiselverilerin korunması hususunda dikkat çeken “yeni” bir hak olarak tartışılmış vekişisel verilerin korunması kapsamında ele alınarak günümüzde çeşitli hukukimetinlerde kendisine yer bulmuştur. Bu alanda unutulma hakkı, kişisel verilerinsilinmesini talep hakkı ve listelenmeme hakkı özelindeki ayrımlara dikkatçekmek gerekmektedir. Maddenin gerekçesinde kişilik haklarının daha etkin korunmasıamacıyla kişilik haklarını ihlal eden içeriklerle hakları ihlal edilenkişilerin adının ilişkilendirilmemesine olanak sağlama amacıyla düzenlemeyapıldığı belirtilmiş ve gerek Adalet Komisyonu gerekse TBMM Genel Kurulu’nunkanun tasarısı metni üzerinde gerçekleştirdiği görüşmeler sırasında sıklıkla “UnutulmaHakkı’na” atıfta bulunulmuştur.
Erişim engellemetedbirlerinin ölçüsüz ve anayasaya aykırı bir şekilde uygulanması ileyüzbinlerce internet paribahis ve içerik erişime engellenmişken şimdi içeriğinçıkarılması yetkisi tanınmaktadır ki bu açıkça ölçüsüz bir tedbir olup bütünanayasal güvenceleri ihlal etmektedir. Diğer taraftan sosyal ağ sağlayıcısıtanımı belirsiz olduğu gibi sosyal ağ sağlayıcılara getirilen yükümlülükler deoldukça ağırdır. Öngörülen yükümlülüklerin ağırlığı dolayısıyla sosyal medyaplatformlarının temsilcilik açmaya yanaşmaması halinde sosyal medya fiilenkullanılamaz hale gelecektir. Milyonlarca sosyal medya kullanıcısı haberleşme,ifade, bilim ve sanat ve basın özgürlüklerinden fiilen yararlanamaz halegeleceği gibi sosyal medya üzerinden ticari faaliyetlerini sürdürenişletmelerin faaliyetlerini de sekteye uğratacak ve ekonomik krizi daha daderinleştirecektir. Hakları ihlal edilenlerin başvurabileceği hukuk yolu daöngörülmemiştir. Doğacak ve giderilmesi olanaksız zararları önlemek amacıylaantidemokratik niteliği açık olan ve başta ifade özgürlüğü olmak üzere çoksayıda temel hakkı ihlal eden yasanın yürürlüğünün durdurulmasına ivedi şekildekarar verilmesi gerekir. Kuralın uygulanması durumunda yer sağlayıcının internetsitesinde kamuya açık olarak paylaşmış olduğu elektronik posta veya diğeriletişim araçlarına yapılan tebligatın muhatabı olan yer sağlayıcıya gidipgitmediği, muhatabına ulaşıp ulaşmadığı, ulaştı ise içeriğine ne zaman vakıfolduğu, tebligatın tebellüğ yetkisine sahip olanlarca alınıp alınmadığımuallakta kalacaktır. Bu kapsamda geçerli tebligatlara bağlanan süreler vesüreçlerin bu vasıtalar ile yer sağlayıcı için geçerli olmak üzere yapılantebligat ile sağlanması hukuki güvenliği sarsmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 36. Bu fıkra uyarınca kesilecek ceza, radyo kuruluşları hakkında yüzde elli oranında uygulanır. Beyannamenin kanuni süresinden sonraki ilk otuz gün içinde verilmesi hâlinde yukarıda belirlenen ceza tutarı 1/10 oranında, devam eden otuz gün içinde verilmesi hâlinde ceza tutarı 1/5 oranında, devam eden günlerde verilmesi hâlinde ise ceza tutarı tam olarak uygulanır.
Başkana bağlı olarak Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kurulur. İhtiyaç duyulması halinde sayısı beşi geçmemek üzere yayıncılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölge merkezlerinde Üst Kurul kararıyla temsilcilik açılabilir. (6) Bu maddede belirtilen esaslara aykırı davranan Üst Kurul üyeleri görevlerinden çekilmiş sayılır. Bu husus Üst Kurul tarafından resen veya yapılacak müracaatın değerlendirilmesi sonucunda karara bağlanır ve gereği için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir. (5) Üst Kurul üyelerinin görev süresi altı yıldır. Üyelerin üçte biri iki yılda bir yenilenir. Üyelerin görev sürelerinin bitiminden iki ay önce; üyeliklerde herhangi bir sebeple boşalma olması hâlinde, boşalma tarihinden veya boşalma tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise tatilin bitiminden itibaren bir ay içinde aynı usulle seçim yapılır. Bu seçimlerde, boşalan üyeliklerin siyasî parti gruplarına dağılımı, ilk seçimde siyasî parti grupları kontenjanından seçilen üye sayısı ve siyasî parti gruplarının hâlihazırdaki oranı dikkate alınmak suretiyle yapılır. Üyeliklerdeki boşalma sebebiyle yapılan seçimlerde seçilen üyeler, yerlerine seçildikleri üyelerin görev süresini tamamlar. (2) Siyasî reklamlar, bu Kanunda yer alan hükümlere ve Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen usul ve esaslara uygun olmak zorundadır.
Bu belirsizlik hukuk devleti ilkesinin temel esaslarından biriolan hukuki güvenlik ilkesine açıkça aykırı olduğu gibi, hukuk devletinin tamkarşıtı olan keyfi yönetime olanak tanımaktadır. Bu nedenle Kural Anayasanın 2.maddesine de aykırıdır. Har ne kadar suç ya da kabahatler konusunda verilecek cezanınmiktarını belirlemek yasa koyucunun takdir yetkisinde ise de Anayasanın 13. Maddesindeöngörülen ölçülülük ilkesi gereği belirlenen cezanın miktarının da aşırıorantısız olmaması gerekir. Yasada öngörülen içerik çıkarma veya erişimengelleme gibi yükümlülüklerin en geç dört saat içinde yerine getirilmesigerekmektedir. Bu süreyi geçiren bir yer sağlayıcıya en az yüzbin TL idari paracezası verilmesi ölçülü kabul edilemez. Maddesinin altıncı fıkrasında yersağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya bu Kanundaki yükümlülükleri yerinegetirmeyen yer sağlayıcı hakkında Başkanlık tarafından idari para cezasıverilmesini öngörmektedir. Verilecek ceza değişiklik öncesinde “on bin TürkLirasından yüz bin Türk Lirasına kadar” şeklinde iken yapılan değişikliklecezanın miktarı yüz bin Türk lirasından bir milyon Türk lirasına” kadar şeklindeöngörülmüştür. Yani getirilen değişiklikle uygulanacak idari para cezasının altve üst sınırının miktarı on kat artırılmıştır. Dolayısıyla öngörülen tanımdaki bu belirsizlik ve muğlaklıkdolayısıyla 7253 sayılı kanunla getirilen diğer düzenlemelerin de öngörülemezsonuçlar doğuracağı kesindir.
Kaldırma yükümlülüğü, herhangi bir kişinin, kimliğini, içeriğinbulunduğu yeri ve açık şekilde hukuka aykırılığın yasal dayanağını bildirmesihalinde doğmaktadır. Bu yükümlülük, ne bir hakimin müdahalesine ne de başka birkoşula bağlıdır. Maddeye ilişkin yapılan açıklamalardadeğinildiği gibi ne zaman içeriğin çıkarılmasına karar verileceği, ne zaman iseerişimin engelleneceği konusunda da herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Bubelirsizlik öngörülemezliğe ve keyfiliğe neden olduğu gibi aynı zamanda ölçüsüzmüdahalelere de olanak tanımaktadır. Devletlerin kendi hakimiyet sınırlar içinde egemenlik hakkınasahip olmalarının gereği olarak, kanunlarını bu sınırlar içinde uygulamalarıittifakla benimsenen bir husustur. Zira her bağımsız devletin kendi yargıyetkisinin sınırlarını oluşturma ve kendi ceza yargısının ilkelerini belirlemeyetkisini elinde bulundurduğu kabul edilmektedir. Bu bakımından, uluslararasıhukukta kabul görmüş genel ilkelere göre hareket etmekle birlikte, devletlerinkendi ceza yargısı alanını oluşturması tabidir.